yan, yakın, içindeki çocuga
insanlar günahkar
insanlar acımasız
bir kadının aglamaları kadar donuk ve sert mevsimler.
kucaksiz her bir ev şarap kadar bile dinlenmeden!!!
yalnızlik duvarları hep durmadan ve sıkılmadan
uzuyor
uzuyor
yuksek ve sert
uzerinde resimler renkli
masum degiliz hiç birimiz..
Burada Çin Prensesi kaçırıyorum, sonra bulutları ısırıyoruz... Isıtılmayı bekleyen arzular ve sönmeyen aşklardan çok uzakta... merhametten nefret edercesine... ayaklanma çıkartıyorum ruhumdan beynime akan, mızraklar saplayarak ve bir çemberin merkez noktasına sıkıştırıp dış açıyı kovalamasını izliyorum... uyandırmayın...
13 Nisan 2013 Cumartesi
11 Nisan 2013 Perşembe
YABANCI
Söyle, anlaşılmaz adam, kimi seversin en çok, anam mı, babam mı, bacını mı, yoksa kardeşini mi?
"Ne anam, ne de babam var, ne bacım, ne de kardeşim."
"Dostlarını mı?"
"Anlamına bugüne kadar yabancı kaldığım bir söz kullandınız."
"Yurdunu mu?"
"Hangi enlemdedir, bilmem."
"Güzelliği mi?"
"Tanrısal ve ölümsüz olsaydı, severdim kuşkusuz."
"Altını mı?"
"Siz Tanrı'ya nasıl kin beslerseniz, ben de ona öylesine kin beslerim."
"Peki, neyi seversin öyleyse sen, olağanüstü yabancı?"
"Bulutları severim... işte şu... şu geçip giden bulutları ... eşsiz bulutları!"
Söyle, anlaşılmaz adam, kimi seversin en çok, anam mı, babam mı, bacını mı, yoksa kardeşini mi?
"Ne anam, ne de babam var, ne bacım, ne de kardeşim."
"Dostlarını mı?"
"Anlamına bugüne kadar yabancı kaldığım bir söz kullandınız."
"Yurdunu mu?"
"Hangi enlemdedir, bilmem."
"Güzelliği mi?"
"Tanrısal ve ölümsüz olsaydı, severdim kuşkusuz."
"Altını mı?"
"Siz Tanrı'ya nasıl kin beslerseniz, ben de ona öylesine kin beslerim."
"Peki, neyi seversin öyleyse sen, olağanüstü yabancı?"
"Bulutları severim... işte şu... şu geçip giden bulutları ... eşsiz bulutları!"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)