22 Kasım 2012 Perşembe

Kendi hikayemden bir parça


           - Ağlama  sus ve şu güzelliğe bak, görmüyor musun? Sil buğulu gözlerini, burhamlaştırma kalbini hemen. Bir bak şu manzaraya, vadiye ormana nazırında ki göle, gölün getirdiklerine.
            Lider sözümü kesmek istese de susmadım burnumun ucundaki namluya aldırmadan. Önce namluya sonra liderin gözlerine… Kimseden ses çıkmadı devam ettim, sesimi bir anda kesebileceğini bildiğim halde zamanın saliselerine verdiğim değer kelimelerde gizliydi.
            - Yavaşça yaklaşıyorsun bana biliyorum öldüreceksin beni ama ne kaybedersin on dakika geç öldürsen. O vadiye gidelim gel on dakika huzuru mutluluğu bulalım gölü dolduran akarsunun kaynağına gidelim. Ne var orada büyük dağın bir şelale mi var? Şırıltısını duyuyor musun? Gelin buluşalım şelalenin şırıltısında. Doğanın müziği kavursun içimizi rüzgâr yelesi tenimizi. Ormanın yeşiline dalıp ton ton rengin dingin bir büyünün ahenginde doğalım.
            Bir silah sesi duyuldu, ince tiz bir ses deldi kulağımı. Herkes bir anda irkildi, sustum o an ve etrafımdakilere çevirdim bakışlarımı sonra dün, bugün, yarında birinin öldüğünü görecekleri gerçeğini hatırlamışlardı yanımdakini kanlar içinde gördüklerinde. Bir ölü, bir ölü, bir ölü daha mutsuzluğun en dibe en koyu şekilde oturuşunun içinde birebir yaşayarak bir ölü daha gömecekler. Kokuşmuş cesetlerin kokusunu esen rüzgarlar alıp götürmüyor; çünkü işlemişti ölüm kokusu burunlarına ve bırakmayacaktı yakalarını, izin vermeyecekti hayal kurmalarına.
            Önce yanımdakine sonra anlattığım manzaraya çevirdiler kafalarını. Kuru çalılıklar ve tek tük ağaçlardan oluşan tepelerden başka hiçbir şey yoktu etrafta, ne bir canlı belirtisi ne bir su, nede yakıcı güneşin ışınlarından başka. İşte o an, on gün gece olsa, bulutlar açsa yolları, yıldızlar ve meteor yağmurları yağsa bir saniyede, doksan dokuz salise sürebilirdi gerçeği ortaya koymaya. Yeşeren ümit ve umut tanecikleri daha tohumken öldü o anda. Mutluluk anlık bir vakaydı, hayal kurmak ise saniyeler içinde kaybolan yapraklara dokunabilmekti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder