1 Ocak 2013 Salı

Geceden Islıklar

Bir hikayem var. Bir yaşamım var. En güzel zamanlarım ve en çirkin zamanlarımın geçtiği yerler var. Yaşadığım duyguların ve tanığım riyakar insanların bıraktığı izler var; yüzleşmekten kaçtığım, öldürmeyip güçlendiren ve beni bana bırakan. Hangi sahnede hangi rolü oynayacağımı öğreten anılarım var.

Gençliğimin tam ortasındayım. Muhteşem sayılabilecek insanların olduğu bir ailem var. Bu beni yavaşlatıyor. Bu sınırlarımı şekillendirmeye zorluyor. Kararsızlığını yaşadığım ve adımlarımı atmakta tereddütler yaşamama sebep olan tek şey sevgi kavramıdır. Tüm olasılıkları düşünüp, yapacağım hamlelerin kimi etkileyip kimi etkilemeyeceğine, kimin umurumda, kimin umurumda olmadığını planladığım zamanlarda aklıma olasılık oyunları geliyor. Ve her seferinde ev sahibinin kazandığını hatırlıyorum.

Kafamda tehlikeli oyunları oynuyorum. Peş şişeden suyu kafaya dikerek içerken içinde böceklerin yüzdüğünü hayal ediyorum. Bir an beş kişinin arasına dalıp yerde yatanı kurtarmayı hayal ediyorum tüm bu iğrenç insanlara rağmen bir hamle yapmak istiyormuşcasına. Yahut karanlık bir gecede karanlık bir oda da bir kızla sevişmek geliyor aklıma, tehlike bunun bilinçaltımda olabilir, olmaya da bilir ama o kız bana soğuk bıçağı batırması kadar soğuk değil o karanlıklar.

Kısıtlanmış düşüncelerimizde hayal gücümüze ulaşamamaktan yakınırım çoğu zaman. Sanata olan ilgim onu araştırmam ile aynı seviyede olmasa da. Sanat, estetiğe olan düşkünlüğümü artırdı. Ve bir deli gibi alacağım her şeyin birbirine olan dokunuşlarının estetikliğine bakan gözlerim her olaydan pay almaya başladı kendine. Sokakta olan her şey; bir kediden, çiçek satan çocuğa, bardaki kızdan, restorandaki garsona, hırsızdan devlet adamına, tek katlı gece kondular dan lüks apartmanlara kadar her şey ama her şey benim yaratıcılığıma birer etkiydi. Deniz ve martılar gibi. Gece, mezarlar ve kargalar gibi. Ölüler ve bebekler gibi. Aşk ve yalnızlık gibi. Merhaba ve hoşçakal gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder