Birbirine benzeyen tarihlerden ibaret
zamanlarda, bir ikizinin olduğunu rüyalarında gören bir kadın vardı. Rüyalarda
yaşayan, rüyalarda ölmek isteyen bir kadındı.
Devletler var, çocukların incitmekten
korktukları sarı civcivlerin iki gün içerinde tavuklara dönüştüğü fabrikalar
var, tıpkı, sokakta on yaşında gördüğümüz çocukların, cesurca devlete karşı haklarını aradıkları gibi, çocukluğunu unutmuş, bir anda yediği iğne ile
büyükmüş çocuklar var. Devlet iğneleri, uyuşturucu dinlerin zehri zamanı
silmişte tek düze sürülere dönüştürmeye çalışmış gibi... Ve kadın ağlamaya başladı elini gök yüzüne
çevirerek tezahüratlar atan çocuğu gördüğünde. Kalabalıktı her yer, kalabalıktı
sokaklar, polisler, insanlar, makineler... Karanlıktı geceler, çocuklar kirden
kararmış yüzlerinin farkında değillerdi, onlar daha az farkında, daha umutlu,
daha güçlüydüler. Kadın ağlamaya devam ediyordu. Çocuğu takip ediyordu. Gözünü
ondan ayırmıyor, bir adımda yanı başında var olmak için her an tetikte
ilerliyordu. Daha cesur, daha özgür, bağırdıkça daha çocuk hissediyordu sanki o
yaşta. Kadın, çocuğu taklit etmeye başladı, onun attığı çığlıkları tekrarlıyor,
onun hızında koşuyor, onun gibi zıplayarak ilerliyordu. Çocuğun kara gözleri,
kara kaşları, küçük parmakları vardı. Kalabalığı ileride bekleyen yılanlar
vardı. Duyamayan yılanlar gibi, kendi sözlerinden başkasını duyamayan sürüngen
sürü yığınları vardı. Tuzaklar, sesler ve sislerin içinden fırlayan mermiler
geliyordu. Kadın ağır çekime almış zamanı, kaderini izliyordu. Çocuk en
öndekilerle beraber koşuyordu, kadın her seferinde bir adım daha geriye
düşüyordu. İnsanlar tek tek yere düşüyor, kara dünyanın piyanosundan notalar
yükseliyordu. Ağıtlar tüyleri ürpertiyor, insanlar bir bir bedenlerini ve
dünyayı terk ediyorlardı. Kadın, kadın her seferinde bir adım daha geriye
düşüyor, çocuk her seferinde bir adım daha fazladan atıyordu. Kadın çocuğu
taklit etmekten vazgeçmiyor. Çocuk ölenlere dönüp bakmıyordu. Ölümün
karşısında özgürlüğü ölümsüzleştiriyordu ölüme beş kala. Kadın Ölüyordu ruhunda
bir adım daha geri kaldığı her saniyede. Kendi nefesinde boğuluyormuş, boyu her
saniye kısalıyormuş gibi... Çocuk yere yığılıyor, kadın yere yığılıyor, çocuk
ölüyordu, kadın onu taklit ediyor ve o da orada çocukla beraber ölüyordu.
İkisi de mutluydu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder